Nedense geç kalmış olduğunu düşündüren ama tam da zamanında yapılmış bir sergi gezdim dün akşamüstü .. Rafet Arslan'ın yıllar içinde kendini ağır ağır , tam saha presle inkar edilemeyecek biçimde kurguladığı , gerçeklediği uzun bir yolun sonucu , daha olgunlaşmış farklı safhasında gördüm . Arkaplanların önemini eline aldığı , Hayakaartı sergilerinden farklı olarak .
Kendi pratiği açısından sürrealist , dadaist , yapıbozumcu ve hepsinin tabanınında tümdengelimci hatta ve tabii ki fluxus-cu bir sözdizimi oyunundan , imgelerin , tasarımların , eylemlerin yarı- adamlığına , neredeyse bir temsilci ve zaman zaman bir bayraktar olarak kendi bildiğinde adım adım kendini gerçekleyiş . Bildiğin yol öyküsü işte . Bi farkla . Türkiye ülkesinin bu kısır atmosferinin , tekrarlamacı , öykünmeci , miş gibici bu kaypak ortamında – az sayıdaki sorumlu sahici sanatçıları tenzih ederim – geçen bir yol öyküsü bu , şahit olduğum .
Ve bildiğin asfalttan şafağa , fanzinden duvara , kasetten kitaba görünür olabileceği her yerde oldu . Türkiye şartlarında , daha açık söyleyelim Türkiyenin uyduruktan çağdaş sanat ortamında , şairliğiyle , okumacılığı ile , manifestoları ile bir çeşit tuğla oldu .
Karşı karşıya adam gibi oturup konuşabilmemiz , Banker Han 'ın terasında , şaraplar ve düşünceler birbiriyle çarpışır kaynaşırkendi - kolaja kafayı kırdığım yıllardı ; Rafet , kolajı imgelerin çıplak şekilde bir araya getirilebildiği ve yalnız bırakıldığı , görselden oluşmuş otomatik metine varan sade uzamın , var edici tekniği olarak bir çeşit ödünç alıyordu . Yola ne resimden ne de sanattan çıkıyordu , ancak içkin bir itki. Tek tek imgeler , cümlelerin tek tek kelimeler hatta harfleri gibi bir arada fakat çıplak ve ilgisiz durabilmeli idi . Estetiğinden öte kolajı salt teknik bir dil olarak ele almak , onu kullanmak , görsel şiirler , dizilimler oluşturmaktan , peşinde olduğundan bahsediyordu .
Bense bunu biraz fazla avangart ve nerdeyse havada bir tavır olarak bulmuştum . Estetik kısmı dışarda bırakmak olanaksızdı bana göre . Hele ki kolajın estetiğini , nesnenin kendi estetiğinden , fotoğrafın kendi estetiğinden , ve hepsinin de üzerinde; formun açık önerme hertürlü estetiğinin kesinlikli bir şekilde direngen varoluşundan ötürü .
Yıllar içinde defalarca bu konuşmamızın , o gecenin kafasının üzerinden defalarca geçtim . Bir yanım ne kadar kolaycı da bulsa ne kadar basitte bulsa – ki basitlik saygı ister bence – adamın gözlerinde gördüğüm o parlama ; beraberinde dadanın kökleri , sürrealistlerin bulutları üzerinde yeniden yürümek te saygı istiyordu . Kolaj söz konusu olduğunda ne kadar katı bir estetik tavır edindiğimi görüyordum Rafet 'in sanat pratiği üzerinden . Kendime yönelik , tekelci tavırlara , yaklaşımlara yönelik gerçek bir ders çıkardım . Zira, adam reddelilemez bir gerçekliğe bağlıydı . Havada şarap ve beden parçaları yüzüyordu .
Geç ama zamanında . Bütün onu umursamayanlara karşı Versus Art project 'te en sonunda kendini görmemezlikten gelinemez bir noktaya getirdi . Sanırım buna en fazla sevinenlerdenim , . Ve bütünlüklü , derdini , ilgisini ve yöntemini ortaya döktüğü , insanoğlunun aklını kutsayan ve kuşatan , binyıllarımızı serimleyen bir sergi çıkartmış ortaya . Ne olursa olsun kolaj ciddi iştir. Anlamın saçlarından taramak ciddi iştir .
