19 Mar 2010

Vanessa Art Fair 2009 İstanbul hardcore foundation

Evet , kaldığım yerden devem atmeye çalışacağım . Mevzuu biraz karışık . Yani zamanımızda hatta çerçeveyi daraltırsak ülkemizde daha bir karışık .. Yurtdışında tam olarak nasıl bir alem haline gelmiş , yabancı sitelere girip okuyun . Oradan değil buradan bahseden bir yazı peşindeyim . Kongre vadisinde düzenlenen son Artfair'e diyorum , geri dönecek olursam ki konuya oradan girmiştim , zaten ; binanın girişinde bulunan Koca limuzinden bahsediyorum . Herşeyiyle para ve ihtiras sembolü olan bu şeyin orada ne işi vardı ki ?? içeri girmeden evvel sigara içmek için limonun arkasına geçtik . önümüzde park edilmiş limoya bakarak sigaralarını içen bir dolu insan , emin olun orada sigaranızı içmek istemezsiniz . ben büyüğüm heybetliyim sen ise hiçbirşeysin diyen bir şeyin yanında küçültülmek isteğinize direnmeye çalışırken aslında buranın bir sanat fuarı , galerilerin bir arada çeşitli sanatçıların işlerini sergiledikleri bir alanın önünde olduğunuzu unutuyordunuz . Aslında insanoğlunun belki de en saf (olması gereken ) üretimlerini görmek için geldiniz ama üretimin bahane Pr ın şahane olduğunu gördünüz . Doğal olarak içeride kaç paranın el değiştirmeye hazırlandığını hissedip resimlerin ve heykellerin altındaki fiyatlara odaklanmaya yuh çekmeye başladınızsa olay sizin için ebediyen bitmiştir . Bitirilmiştir.

Açık konuşucam ; Sanatın prestije eşitlendiği bir dünyada tüm kaleler düşmüş demektir . Para , belki Lidyalıların da ummadığı bir şekilde savaşın tek ve üstün galibidir . Tüm kalelerin düştüğü böyle bir ortamda sanatçı artı değer üreten bir şahsiyete altın yumurtlayan tavuğa , kuruluşa , firmaya , şirkete , markaya dönüştürülmüş demektir . sanatın içinin boşaltılması buradan başlar . Sadece adının kalmış olması sanatçının bir işçi olması , hayatın gerçekliğinin bir daha asla değişmeyecek bir noktaya taşındığının ifadesi olarak prestij nesnesi ; ona sahip olmanın tatmini dolayısıyla kapitalizm denen canavar sisteminin kendi içinde eritme peynir yapması demektir. Peki kapitalizm hemde insan eliyle kendinin içini de boşalttığını farkındamıdır . ? Ya kapitalizmin oyuncuları kendilerinin de aslında diğerleri gibi insan olduklarını nasıl unuturlar ? İşte bu sistemin biricik numarası da '' sahip olduğun şeylerin seni tarif etmesini sağlaması '' değil mi ? Sözünü ettiğin , tükettiğin , giyindiğin ve yediğin içtiğin kadar varsın . Ertesi gün paran yoksa hiçbirşey yapamazsın . Üzerinde on numara mont ve pantolonda olsa hiçbirşeye yakınlaşmışsındır . karnın da acıktı mı vay haline !

Peki bu insanlar sanatı alıp satarak ne yaptıklarını sanıyorlar ? Borsada ki karşılıksız kağıtlardan daha farklı değil sanki. hisse senedi sahibi olmak ile sanat eseri sahibi olmak arasındaki yegane fark birisinin duvara daha kolay asılabilmesi gibi gözüksede bunun çok saçma olduğunu farkında olmalıyız . Sanatçı genel olarak , etik olarak , sanatına ihanet etmemek adına satılabilmesi için üretim yapıyor olabilirmi ? Büyük bir kısım uyduruksanatçıyı dışarda bırakarak soruyorum ; Bu gerçekçi bir sonuç mu ? En nihayetinde adına sanat denilen üretim kabiliyetini ; yoktan varetme olanağını içinde taşıyanlar ile buna öykünenler farklı yaklaşıyorlar olaya . Kişisel fikrimi sorarsanız buna öykünenlere de herhangibirşey yapmak isteyenlere de karşı değilim . Ancak insan aynaya bakabilme cesaretini taşıyabiliyorsa , sırf cesarette yetmez aynaya bakabiliyorsa gözlerini kaçırmadan , ne olduğunu anlıyordur zaten . Bu noktada diğerleri herşeyi bulandıran insanlar durumuna düşüyorlar ve konu tartışılamayacak noktaya Zamanımızda geldiğimiz şu noktaya bağlanıyor. zamanımızda küresel anlamda en muhalif duran işlerin ve kişilerin tam bu yolla sistem içleştirilebilmesi karşılığında rahat bir yaşamı ve daha çok üretebilmeyi garantilemelerinin yanında ne hissettiklerini düşünen varmı ? muhtemelen kendilerinin dışında bunu düşünen yoktur . Olsaydı dünyada bu kadar aç insan olmazdı herhalde . Demek ki herşey paranın konturolünde . Ve ona sahip olanların rahatlığında saklı . oysa tezat olarak bu işler , üretimler insanın en saf , en ruhani en içten şeyleri değilmi? O zaman nasıl oluyorda bu ruhani içten şeyler üretimler üreticisinin elinden zenginlerin kucağına duvarına düşüyor.

Para insanın ruhunu satın alabilecek yegane şey olarak tüm haşmeti ve yıkıcılığıyla kendini kanıtlamışken , ona karşı durabileceklerin tek nesnesi olarak sanat eserleri , farkında olmasakda ''ruhani mihenk taşlarımız '' ruhunu kaybetmişlerin ellerinde saklanıyor , gözlerimizden ve dokunuşlarımızdan .

Kapitalizm kendini var ederken bunlar hiç hesaplanmamıştı belki , belki de ileri görüşlü vizyon sahibi birileri bunu fark etmişti , kimbilir. ancak çağımızda insanlar bunu kendi hemcinslerine yapabilecek kadar kötü olabilirler gerçekten . Kendimizi kaybetmekten korkmalıyız bence . zira yaşam soyumuzu rahat ettirme arzusunun dışında birşeye daha ihtiyaç duyuyor . Ve o ihtiyacını giderecek yolları ararken tüm dünyayı ezip geçebilir . Bunu bir kedinin yemek uğruna herşeyi yapabilmesine benzetebiliriz . Kedilerim var ve seviyorum hepsini yanlış anlaşılmasın , düşman değilim hiçbirine . Ama konu yiyecek oldu mu kimseyi hiçbirşeyi tanımazlar . tıpkı bu durumu yaşamaktan çekiniyorum aslında çünkü açıkca gittiği yer orası . Hepimizin biricik felaketi . Diğerini anlamayı bir kenara bıraktığımız yer . Yaşamın gerçeğinin unutulduğu parlak ışıkların altında son bulduğu veya bulmak üzere olduğu kör nokta . burası .


Oysa bir sanat eseri , yani en azında böyle süslü bir payeye layık görülen daha doğrusu ona öyle bir payeyi vererek dolaylı yoldan o payeyi verebilecek yetkinliğe sahip olduğunu diğerlerine gösteren emare olmanın dışında , bilgisi varlığından taşan , içkinliğini kendinde taşıyan evrende yaratılmış görünen tek bir ŞEY dir .. ve işte diğerlerinden gizlenerek , üstü sürekli örtülerek bilgiyi bu şeyin bilgisini ele geçirme çabası dürtüsü ; prestijin kaynağı tam da burada , ona sahip olanda . Gerçekte ise herhangi birşeye sahip olmak söz konusu bile edilemez , hepimizin sürekli kaçırdığı ıskaladığı noktada burası olsa gerek . zira doğdumuzdaki gibi gidiyoruz buradan ..

Sadece hatırlatmak istedim , sadece benim üflemem ile kalkmaz bu illüzyon örtüsü uçmaz pencereden ..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder